Otizmli bireylerin sorunları, otizmli çocukların zaman zaman maruz kaldığı ayrımcılığın ardından gündeme gelse de aslında öteden beri ötenelenen büyük bir sorun.
Sınır Etkisi'nde bu bölümde göçmen otizmli çocukların yaşadıklarını konuştuk.
Dünyanın neredeyse her köşesine dağılan Çingeneler, gittikleri yerlerde ayrımcılık, hakaret, tecavüz ve cinayete maruz kalmışlardı.
Yaşadıkları tüm acılara rağmen hiçbir Çingene topluluğu, onlara en büyük katliamı yapan Almanlar da dâhil olmak üzere, bir kavme kin gütmemiştir.
Çingeneler yaşadıkları tüm acılara rağmen; Allah'ın onlara bağışladığı 'ilahi' neşelerini asla kaybetmediler.
Araştırmalara göre alışılmış bir Alman ismine sahip olmayanlar eğitim ve iş hayatında veya kiralık ev ararken ayrımcılığa uğruyorlar. Bu faktörler Almanya’da çocuk yetiştiren göçmen kökenli ailelerin isim seçiminde giderek yaratıcı olmasına yol açıyor. Daha çok uluslararası tınıya sahip isimler seçiliyor.
Türkiye'de yakın bir zamanda E-devlet üzerinden isim değiştirme hizmetinin verilmesi ile birlikte akıllara birçok soru geldi.
Sınır Etkisi programında bugün konumuz isimimiz..
Ahıska Türkleri denilince hepimizin aklına sürgün gelir.. Bir ay on gün vagonlarda sürgün edilmiş insanları hatırlarımıza getiririz. Maalesef bir çoğumuzda Ahıska Türklerini tanımaz ahıskannın nerede olduğunu bile bilmeyiz..
Ahıska Türklerinin kısa tarihini birlikte yeniden hatırlayalım, hatırlatalım.
Altı yarışmacı münazır göç politikalarına dair farklı bakış açıları sundu. Ardından jüri panelinde akademisyen ve aktivist görüşlerini dinledik.
Bir yerleşim bölümüne farklı ülkelerden gelen insanların yerleştiği yerlere getto denilmektedir.
Sizce farklı ülkelerdeki gettoların o ülkeye olan etkileri nelerdir? Kültürel bir katkısı ya da zararları var mıdır?
Beyrut 70’lerde Ortadoğu’nun Paris’i sayılıyordu. Haftada bir şampuanla yıkandığı anlatılan caddeleri, lüks otelleri, eğlence mekanlarıyla Ortadoğu’nun yıldızıydı. Bankacılık ve finans alanında faaliyet gösteren zenginler, kendi ülkelerinde bulamadıkları özgürlüğü Lübnan’da buluyor, ülke Arap milyarderler için eğlence ve sefanın başkentiydi. Ancak bu peri masalı 1975'te başlayan iç savaş ile son buldu. Bu tarihten sonraysa artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı...
Beşşar Esed rejiminin 21 Ağustos 2013'te Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla 1400'ün üzerinde sivili öldürdüğü saldırının üzerinden yıllar geçti.
Hafızalardan silinmeyen bu katliamda çoğu kadın ve çocuk binlerce sivil zehirli gazlardan etkilendi.Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) sivillere yönelik hak ihlallerini belgeledi.